Her kentin bir simgesi vardır… İstanbul’a alıcı gözle bakarsanız, pek çok simgeyi bir arada ve şerefle göğsünde taşıdığını görürsünüz.
Deniz, martılar, Kız Kulesi, Süleymaniye, Hazerfen Ahmet Çelebi’nin kanatlandığı Galata Kulesi…
İstanbul’un simgeleri… Bunlar arasında biri, her nedense üvey evlat muamelesi görmüş, üzerinde çok düşünülmemiştir.
Kentin İlk tepesi Sarayburnu…
İstanbul haritasını 180 derece çevirip baktığınızda, bugün Sarayburnu olarak bilinen bölgenin bir kartal kafasını andırdığını görürsünüz. İşte, belki de bu nedenle Bizanslılar amblemlerinde “kartal figürü” kullanmışlardır.
II. Mehmet, büyük dedesi Yıldırım Beyazıd’ın başlayıp bitiremediği işi tamamlamak için derin hülyalara dalmaktadır. İlk işi Bayezid’in Anadolu tarafında yaptırdığı Güzelce Hisarı’nın tam karşısına bir başka hisar yaptırmak olur. Bu şekilde, fetih sırasında, Bizans’a Avrupa donanmasından gelebilecek muhtemel desteği önlemeyi amaçlamıştır.
Hisarın yapılacağı yer, Bizans surları dışında kalsa da imparatorluğa ait sayılmakta ve “kefere vilayeti” olarak bilinmektedir. Mehmet Han bu nedenle zeki bir planı uygulamaya koyar. İmparator Konstantin’in iznini alarak Terkos Kalesi civarında ava çıkar. Avladıklarını Bizans imparatoruna göndererek, “sözüm ona” dostluğu gösterecek, çok geçmeden de ondan bir istekte bulunacaktır.
Konstantin’e, Boğaz’ın Rumeli yakasına, yani bugünkü hisarın bulunduğu yere bir av köşkü yaptırmak niyetinde olduğun söyler. Bizans imparatoru bunun bir oyun olduğunu anlamaktan aciz devlet adamı değildir. Bununla birlikte Osmanlı’yla ilişkilerini bozmaya da cesareti yoktur. II. Mehmet’e kısa zamanda cevabını bildirir:
“İstediğiniz yere bir av köşkü yaptırabilirsiniz ancak yapı bir sığır derisinin kapladığı yere sığmalı!”
İmkânsızı isteyen Konstantin rahatlar…
Mehmet Han’a elçileriyle birlikte bir sığır derisi göndermeyi de ihmal etmeyecektir.
Osmanlı’ya ulaşan deri, ince şeritler halinde ip gibi kesilir. Bu iple hisarın yapılacağı yer çevrilecektir. Sınırları belirlenen alan içine temel atılır.
Dört ay gibi akla hayale gelmeyecek bir sürede bitirilen Rumeli Hisarı’nın hemen ardından fetih hazırlıkları tamamlanacaktır.
İmparator Konstantin, hisarın yapımını engelleyemediği gibi, İstanbul’un düşmesine de mani olamayacaktır. Konstaninin hakkı Konstantin’e!
O, ülkesi ve halkı için ön saflarda savaşmış bir kraldır!
Kılıç yaralarından tanınmayacak hale gelmiş cesedi, Bizans’ın amblemi olarak çizmelerine işlenen “kartal figürü” sayesinde teşhis edilir. Fatih, İstanbul’u savunmak için çarpışan Konstantin’in dinine uygun bir törenle öte dünyaya uğurlanmasını emredecektir.
Yeni ürünler, yazılar ve size özel önerilerimizden haberdar olmak için e-posta listemize kayıt olmak ister misiniz?
Bu yazı hakkında toplam 3 yorum bulunmaktadır. Sizde yorum ekleyebilirsiniz >
Yorumlar