Dersaadet, yani “mutluluk kapısı”.
İstanbul'un onlarca isminin belki de en güzeli. Bu ismi her duyanın dudağının kenarında küçük bir tebessüm belirir. İroniktir bu tebessüm ama bir an dünyayı durdurur ve düşündürür. Zaten bu küçük anlarda saklıdır mutluluk. Burası insana yaşadığını hissettiren bir şehir. Hüznü, sevinci, öfkesi... Tarif edilemeyen, yaşanan tecrübelerin doğduğu yer. Mayasında tutku olmayanlar yaşamazmış burada. Ondandır gelenin bırakamaması, kaçanın da kurtulamaması... Fazla söze ne hacet, bu kapıdan geçenin dönüşü yoktur...
Seçemediğini değişteremeyenleriz çoğu zaman ama mutluluğun peşinden gitmek için çok fazlasına da gerek yok. Bir kere paylaşmanın keyfini bilmek gerek. Zamanın tozu örtmeden güzel yaşanmışlıkları, hatırlamanın da yaşamak olduğunu hiç çıkarmamalı akıllardan. Ve en önemlisi ağız dolusu gülmek, kucak dolusu sarılmak ve bir selam nelere kâdirdir farkında olmak! Evet, İstanbul bir derya, usta bir ruh avcısı. Koşturmaktan yaşamayı unuttuğumuz, saatleri ilerlemezken ömürlerin tükendiği bu şehir bizim. Büyük İstanbul, Dersaadet, alemin merkezi... Eşikte durmayın, yabancı değilsiniz. Mutluluk kapısından geçmek için atmanız gereken tek şey umutlu bir adım.
Yeni ürünler, yazılar ve size özel önerilerimizden haberdar olmak için e-posta listemize kayıt olmak ister misiniz?
Bu yazı hakkında toplam 7 yorum bulunmaktadır. Sizde yorum ekleyebilirsiniz >
Yorumlar